Beril, yapısındaki silikat
moleküllerinin aluminyum (Al) ve berilyum (Be) elementleriyle bir araya
gelmesiyle oluşan bir mineraldir. Pek çok farklı renkte görülebilen bu mineral,
sahip olduğu renge göre farklı isimlerle anılmaktadır. Bunlardan renksiz veya
sarı, mavi, mor ve açık yeşil olanları beril; çimen yeşili olanları zümrüt ve
deniz mavisi renge sahip olanları ise akuamarin olarak bilinmektedir.
Beril minerali, adını eski
Yunancada “denizin çarpıcı mavi-yeşil rengi” anlamına gelen “beryllos”
sözcüğünden almıştır. Bu nadide mineral ve türleri, tarih öncesi çağlardan beri
bir süs taşı olarak değerlendirilmiştir.
Doğada çok az görülen saf beril
genellikle renksiz, ender olarak da beyaz renkte bulunur. Çok nadide bir taş
olmasına rağmen, saf beril ekonomik açıdan çok değerli değildir. Diğer pek çok
süs taşında olduğu gibi beril de ancak yapısına çoğunlukla metal oksitler gibi
yabancı maddeler aldığı zaman değişik renklerde görülebilmektedir.
Berilin çimen yeşili renkli türü
olan zümrüt, rengini yapısında az miktarda bulunan krom (Cr) ve daha nadir
olarak da demirden (Fe) almaktadır. Zümrütlerin rengi çoğunlukla yeşil ve
mavimsi yeşil tonları arasında değişmektedir.
Temel olarak zümrütün fiziksel
özellikleri berille aynıdır. Işığı kırma ve yansıtma gücü çok yüksek
olmadığından, bu süs taşı fazla parlak değildir.
Zümrüt mayıs ayının doğumtaşı
olarak bilinmektedir. Efsaneye göre, zümrütün şeytani ruhları uzaklaştırdığına
inanılır. Bunlara ek olarak zümrüt, sara ve dizanteri hastalıklarının
tedavisinde ve görme bozukluklarının giderilmesinde de kullanılmaktadır.
Tarihte zümrüt için bilinen en
eski kaynak Mısır’da Kızıldeniz yakınlarında “Kleopatra’nın zümrüt madenleri”
olarak da anılan yerlerdir. M.Ö. 2000li yıllardan başlayarak işletildiği
düşünülen bu madenlerin yerleri Orta Çağ’da kaybolmuş 1818 yılında ise tekrar
keşfedilmiştir. Antik çağlarda kuyumculukta kullanılan zümrütlerin, bu
bölgedeki madenlerden çıkarıldığı varsayılmaktadır. Günümüzde, bu madenler
artık düşük kaliteli kristallerin bulunması nedeniyle işletilmemektedir.
Çoğunlukla deniz mavisi renkte
görülen akuamarin, zümrütün aksine kusursuz saydamlıkta, iri kristaller
şeklinde bulunur. Beril mineralinin kristal yapısında yabancı madde halinde
bulunan demirin, akuamarinin sahip olduğu bu çarpıcı rengin nedeni olduğu
düşünülmektedir.
Yaygın inanışa göre akuamarin
mart ayının doğumtaşıdır. Akuamarin aynı zamanda Orta Çağ insanı tarafından
zehire karşı koruyucu özelliği nedeniyle sihirli olarak nitelendirilmiştir.
Beril ve türevleri, çoğunlukla
granitik pegmatit oluşumlarında görülmesinin yanında az miktarlarda da mika
şistlerde kalay (Sn) ve tungsten (W) cevherleriyle ilintili olarak bulunabilir.
Beril, Avrupa’da özellikle Avusturya, Almanya ve İrlanda’da çıkarılırken;
Madagaskar’da da önemli beril yatakları vardır. Dünyadaki en önemli zümrüt
yatakları Kolombiya’daki Muso ve Chivor’dadır. Bu yataklarda zümrüt kristalleri
kireçtaşlarıyla ilintili olarak yer alır. Rusya, Avusturya, Güney Afrika,
Brezilya, Hindistan ve Amerika Birleşik Devletleri zümrüt madenciliğinde önde
gelen diğer ülkelerdir. New England’daki pegmatit oluşumlarında rastlanılan 5,5
metreye 1,2 metre boyutlarındaki zümrüt kristali şu ana kadar bulunmuş en büyük
beril kristali olarak kayıtlara geçmiştir. Aynı beril ve zümrütte olduğu gibi
akuamarin de Rusya’da yoğun olarak bulunmaktadır. Sri Lanka’da çakıltaşı
ağırlıklı plaser yataklar önemli miktarda akuamarin içermektedir. Akuamarin
madenciliğindeki diğer önde gelen ülkeler ise Brezilya, Amerika Birleşik
Devletleri, Zambiya, Madagaskar, Malawi, Tanzanya ve Kenya’dır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder