16 Ağustos 2012 Perşembe

BERİL, ZÜMRÜT ve AKUAMARİN


Beril, yapısındaki silikat moleküllerinin aluminyum (Al) ve berilyum (Be) elementleriyle bir araya gelmesiyle oluşan bir mineraldir. Pek çok farklı renkte görülebilen bu mineral, sahip olduğu renge göre farklı isimlerle anılmaktadır. Bunlardan renksiz veya sarı, mavi, mor ve açık yeşil olanları beril; çimen yeşili olanları zümrüt ve deniz mavisi renge sahip olanları ise akuamarin olarak bilinmektedir.
Beril minerali, adını eski Yunancada “denizin çarpıcı mavi-yeşil rengi” anlamına gelen “beryllos” sözcüğünden almıştır. Bu nadide mineral ve türleri, tarih öncesi çağlardan beri bir süs taşı olarak değerlendirilmiştir.
Doğada çok az görülen saf beril genellikle renksiz, ender olarak da beyaz renkte bulunur. Çok nadide bir taş olmasına rağmen, saf beril ekonomik açıdan çok değerli değildir. Diğer pek çok süs taşında olduğu gibi beril de ancak yapısına çoğunlukla metal oksitler gibi yabancı maddeler aldığı zaman değişik renklerde görülebilmektedir.
Berilin çimen yeşili renkli türü olan zümrüt, rengini yapısında az miktarda bulunan krom (Cr) ve daha nadir olarak da demirden (Fe) almaktadır. Zümrütlerin rengi çoğunlukla yeşil ve mavimsi yeşil tonları arasında değişmektedir.
Temel olarak zümrütün fiziksel özellikleri berille aynıdır. Işığı kırma ve yansıtma gücü çok yüksek olmadığından, bu süs taşı fazla parlak değildir.
Zümrüt mayıs ayının doğumtaşı olarak bilinmektedir. Efsaneye göre, zümrütün şeytani ruhları uzaklaştırdığına inanılır. Bunlara ek olarak zümrüt, sara ve dizanteri hastalıklarının tedavisinde ve görme bozukluklarının giderilmesinde de kullanılmaktadır.
Tarihte zümrüt için bilinen en eski kaynak Mısır’da Kızıldeniz yakınlarında “Kleopatra’nın zümrüt madenleri” olarak da anılan yerlerdir. M.Ö. 2000li yıllardan başlayarak işletildiği düşünülen bu madenlerin yerleri Orta Çağ’da kaybolmuş 1818 yılında ise tekrar keşfedilmiştir. Antik çağlarda kuyumculukta kullanılan zümrütlerin, bu bölgedeki madenlerden çıkarıldığı varsayılmaktadır. Günümüzde, bu madenler artık düşük kaliteli kristallerin bulunması nedeniyle işletilmemektedir.
Çoğunlukla deniz mavisi renkte görülen akuamarin, zümrütün aksine kusursuz saydamlıkta, iri kristaller şeklinde bulunur. Beril mineralinin kristal yapısında yabancı madde halinde bulunan demirin, akuamarinin sahip olduğu bu çarpıcı rengin nedeni olduğu düşünülmektedir.
Yaygın inanışa göre akuamarin mart ayının doğumtaşıdır. Akuamarin aynı zamanda Orta Çağ insanı tarafından zehire karşı koruyucu özelliği nedeniyle sihirli olarak nitelendirilmiştir.







Beril ve türevleri, çoğunlukla granitik pegmatit oluşumlarında görülmesinin yanında az miktarlarda da mika şistlerde kalay (Sn) ve tungsten (W) cevherleriyle ilintili olarak bulunabilir. Beril, Avrupa’da özellikle Avusturya, Almanya ve İrlanda’da çıkarılırken; Madagaskar’da da önemli beril yatakları vardır. Dünyadaki en önemli zümrüt yatakları Kolombiya’daki Muso ve Chivor’dadır. Bu yataklarda zümrüt kristalleri kireçtaşlarıyla ilintili olarak yer alır. Rusya, Avusturya, Güney Afrika, Brezilya, Hindistan ve Amerika Birleşik Devletleri zümrüt madenciliğinde önde gelen diğer ülkelerdir. New England’daki pegmatit oluşumlarında rastlanılan 5,5 metreye 1,2 metre boyutlarındaki zümrüt kristali şu ana kadar bulunmuş en büyük beril kristali olarak kayıtlara geçmiştir. Aynı beril ve zümrütte olduğu gibi akuamarin de Rusya’da yoğun olarak bulunmaktadır. Sri Lanka’da çakıltaşı ağırlıklı plaser yataklar önemli miktarda akuamarin içermektedir. Akuamarin madenciliğindeki diğer önde gelen ülkeler ise Brezilya, Amerika Birleşik Devletleri, Zambiya, Madagaskar, Malawi, Tanzanya ve Kenya’dır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder