Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.
İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder birliktelikleri, tabii
zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için. Gel zaman, git zaman çiçek o kadar
mutlu olur ki, mutluluktan içi içine sığmaz artık ve anlar ki, Su'ya aşık olmuştur.
İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, "Sırf
senin hatırın için ey su" diye... Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde
çiçeğe karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki, çiçeğe aşıktır ama
su da ilk defa aşık oluyordur. Günler ve aylar birbirini kovalar ve çiçek acaba
"Su beni seviyor mu?" diye düşünmeye başlar. Çünkü su, pek ilgilenmez
çiçekle... Halbuki çiçek, alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.
Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni seviyorum"
der. Aradan zaman geçer ve çiçek yine "Seni seviyorum" der. Su, yine
"Ben de" der. Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler... Artık öyle
bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz etrafa ve son kez suya "Seni
seviyorum." der. Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum."
Der ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek artık. Rengi
solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin. Yataklardadır artık çiçek. Su da başında
bekler çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine...
Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla başını
döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben, gerçekten seviyorum." Çok
hüzünlenir su bu durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır nedir
sorun diye... Doktor gelir ve muayene eder çiçeği. Sonra şöyle der Doktor:
"Hastanın durumu ümitsiz artık elimizden bir şey gelmez."Su, merak
eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık nedir diye ve sorar doktora.
Doktor, şöyle bir bakar suya ve der ki: "Çiçeğin bir hastalığı yok
dostum... Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için" der. Ve
anlamıştır artık su, sevgiliye sadece "Seni seviyorum" demek yetmemektedir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder